Yeşilmişik, Tarih Yazarmışık

   16 Mayıs 2010 artık Bursasporlu'ların aklından çıkmayacak, akıllarda en önde bulunacak bir tarih oldu. Maçtan sonra sanki şaka yapılmış, kandırıyorlardı bizi. Gerçekten şampiyon muyduk yahu? Böyle bir ruh hali devam etti gece boyunca. Sanki rüyadayız, eve gideceğiz, uyuyacağız, sabah kalktığımızda her şey bitecek gibi.  Ancak yeni yeni inanabiliyoruz.
   Bilet almak için cuma 14.00'te sıraya girdim. Saat 18.15'te ise biletim elimdeydi. Gece kamp kuranlar, kocasının yerine bekleyenler yada torununun. Biletler satışa çıktı 17'de önden biletini alanlar çıkıyordu, bazılarının elinde sandalye, yüzlerinde bilet almanın verdiği biraz gurur biraz da mutluluk. Bilet bize kalır mı? Lütfen kalsın, girelim şu maça diyerekten sıra ilerliyordu. Her kişiye 1 bilet verilmesiyle hemen hemen sıradaki herkes bilet aldı geceye kadar. Artık biletimiz elimizde olduğuna göre maçı yaşamaya başlıyorduk. 
   33. Haftanın sonunda artık ümitler kesilmişti. Fenerbahçe burdan şampiyonluğu vermez, o Denizli'de bir kere olur hem Trabzonspor'un bir hedefi de kalmadı zaten. Maç öncesi herkesi bir rahatlık kapladı. Ne olursa olsun bize bu mutluluğu yaşatanları kutlayacaktık o gece. Slogan  "Öyle mutluyduk ki bu sene, şampiyonluğun canı cehenneme". Ama aklımızın bir tarafındaydı hep Şampiyonluk ihtimali.  
   Maç öncesi stad süslenmiş pankarlar hazırdı ve yerlerini almış. Malesef maçtan önceki asılan ışıklı pankart yırtılmıştı, Bursa'nın lodosu işte. Tribünlerde değişik bir hava vardı ki futbolcular ısınmaya çıktıktan bir süre sonra kayboldu. Hatta Turgay elleriyle haydi, haydi bağırın gibisinden hareketler yaptı. Yani maç öncesi bir kaç bölüm hariç çok müthiş bir atmosfer yoktu.
   İlk düdük çaldı maç başladı. Gerçek yüzünü o zaman gösterdi taraftar. Kulaklar Kadıköy'de gözler sahadaydı. Trabzon maç boyunca 1 tane gol attı ama sanki 5 tane atmış kadar gol sevinci yaşandı. İlki 7. dakika civarı oldu herkes seviniyor sanki diğer maçta gol olmuşçasına bu futbolcuları gaza getirmek amaçlıydı birazda. Sonra 14. dakikada Guiza'nın golü geldi. O dakika artık Fenerbahçe farka gider, rahat kazanır gibi gelmişti. Öyle olmadı Burak Yılmazın 23. dakikadaki golüyle o maçta artık eşitlik vardı. Bursa'da tribünler bu sefer gerçekten de seviniyordu. Fenerbahçe haftalar sonra gol yedi. Hiç düşünmüyordum böyle bir şeyin olacağını o dakikadan sonra artık bu maçı kazanalım şampiyon olalım havasına geçiş yaptık. Nitekim Batalla'nın 33. dakikada attığı ve yarı biterken de İ.Toroman'nın kendi kalesine attığı gollerle artık gözümüzdeki maçın değil, kulağımızdaki maçın önemi kaldı. 
   Maçın 73. dakikasına kadar nerdeyse hiç kaç dakika kaldığına bakmadım ama ondan sonra gözüm sahada değil skorbordtaydı adeta. Yine de beklerdiğimden çabuk geçti süre. 2-1 olduktan sonra heyecan zirveye ulaştı. Ve maç bitti, artık diğer maçtan son düdük bekleniyordu ve çok uzamadan 30 saniye içinde çaldı.
   Şampiyonduk artık. O anları belki de en iyi aşağıdaki video anlatır.
   Kutlamalar içten gelindiği gibi oldu plansız, programsız. Bence çok ta güzel oldu. Artık Şapiyonlar Ligi'ne gidiyoruz. İşte bu müthiş bir şey. 
   Başlık Radikal gazatesi'nden, çok beğendim. Bu arada blogu ilk açtığımda hiç düşünmezdin 100. postumun Şampiyonluk yazısı olacağını.

   Başta Ertuğrul Sağlam olmak üzere herkese çok teşekkür ederiz bize bu mutluluğu yaşattıkları için. Akşam 4'te stadın ordaydım, gece 2'de eve döndüm. Bu arada geçen 10 saat yorucu ama çok güzeldi. Şampiyonlar Ligi ve Bursaspor...Yüzümde oluşan bir tebessüm...

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...