Bursaspor Maç Günü Gelirleri

    2008-09 sezonu başından  21.03.11 tarihine kadar olan maçlardaki KDV dahil elde edilen hasılat miktarlarıdır.

  Rakip Takım - Gelir - Seyirci
1- Valencia 1,291,707 (22,247)
14.09.10 | 10-11 Şampiyonlar Ligi C grubu 1.maç (kombineler geçersiz)

2- Manchester United 1,130,422 (21,475)
02.11.10 | 10-11 Şampiyonlar Ligi C grubu 4. maç (kombineler geçersiz)

3- Beşiktaş 447,468
16.05.2010 | 09- 10 Süper Lig 34. hafta -Şampiyonluk maçı-

4- Fenerbahçe 373,477 (21,298)
29.10.2010 | 10-11 Süper Lig 10. hafta

5- Galatasaray 325,332 (21,285)
29.01.2011 | 10-11 Süper Lig 19. hafta

6- Fenerbahçe 321,790
05.02.2009 | 08-09 Türkiye Kupası çeyrek final rövanş maçı

7- Galatasaray 305,790
05.10.2008 | 08-09 Süper Lig 6. hafta

8- Fenerbahçe 303,066 (17,086)
13.09.2009 | 09-10 Süper Lig 5. hafta

9- Trabzonspor 296,395 (18,781)
13.11.2010 | 10-11 Süper Lig 12. hafta

10- Galatasaray 267,457 (17,264)
27.11.2009 | 09-10 Süper Lig 14. hafta

2008-09: 2,026,500 (21 maç)
2009-10: 3,239,263 (19 maç)
2010-11: 4,794,169 (ilk 16 maç) +2 maç yakalaşık 5 m TL

  Creative Commons Lisansı
Bursaspor Maç Günü Gelirleri is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 Unported License

Batalla Posteri


Pablo Martin Batalla çalışmam.

İmparator, imparator sensiz olmaz Bursaspor


"Futbolcu kardeşlerimden rica ediyorum;şampiyonluk kupasını lütfen benim için kazanın.Bursaspor`un şampiyonluğunu göreyim yeter"
NejatBiyediç  ( 1 Ocak 1959 - 15 Ağustos 2011)

İşte Taraftar, İşte Şampiyon

5 Ağustos'taki Hamburg maçında Dortmund tribünleri

 



fotoğraflar:
http://www.flickr.com/photos/clickraa
http://www.flickr.com/photos/ryusha

Blog 2 Yaşında

She loves you, yeah, yeah, yeah...



   "Tribünler dışarıdan baktığınızda sanki okyanusun dibinde bir o yana bir bu yana savrulan büyük bir deniz canavarı gibi görünürdü belki ama aslında çok düzenliydiler."
-Rogan Taylor

Teşekkürler İvani…


Burak Uçar'ın Ivan Ergic için yazısı. Burda da şarkısı

Yıllar önce, çok sevdiğim bir futbolcunun ardından, biraz da meslek ilkelerini çiğneyerek,
bir gidişi engellemeye çalışan özel bir klip yayınlamıştım.
“Kalsın …” başlığıyla gazetede de kullanmıştık…
Gitmişti.
Ayıp olmuştu galiba biraz, o günler için.
Ama bugün…
Bunları yazmazsam ayıp olacak asıl…
***
Bilinmesi gereken bir adam geçti Bursa’dan, gözlerimizin önündeydi dev gibi…
“Kazım Koyuncu” dedi, en sevdiği Türk sanatçıyı sorunca…
Kanserden öldüğünü biliyordu ve hayat hikâyesini çok acıklı buluyordu.
Ve “Nazım” deyince susuyordu her seferinde…
Ülkenin iç-dış politikaları, siyasi partiler, dünyadaki dini akımlar sohbetlerin genelini oluşturuyordu.
Barış Manço’yu merak ediyordu, Livaneli’yi…
Biliyordu da…
Bulvarda kırmızı ışıkta durmuş beklerken “Deniz’i sever mi Türkiye?” deyiverdi…
İdamlardan bahsettik…
Sustuk…
Üniversite yıllarımda yapmadığımız tartışmaları heyecanla sürdürüyorduk bir araya geldiğimizde.
Osmanlı imparatorluğunun kronolojisini de iyi biliyordu Atatürk devrimlerini de…
***
Kılık kıyafet konusunda kabul edelim ki özensizdi.
Ve kimse bilmezdi; “kermes”lerden giyinirdi…
“Bir çocuğun Bursa’da Manchester United’ı izlemesinden daha önemli bir şey olamaz” demişti. Cebinden yaklaşık 20 Bin TL verip okullara bilet dağıttırdı. Çocuklar da bilmiyorlardı kim olduğunu. Meraklı bir baba uğraşınca, ismine ulaştı ve medyada haber oldu. Çok kızmıştı…
“Olsun be yaa…” demiştik, o diyemedi bir türlü.
Daha bilinmeyen pek çok hayır işine imza attı.
Gizlilik esastı…
Bütün dinleri olduğu gibi İslam’ı da araştırdı.
İki ayda, derdini Türkçe anlatmaya başladı…
4 dil biliyordu. Türkçe 5. oldu…
***
Kuru fasulye en sevdiği yemekti. Özel olarak yapardı Ramazan usta. Künefeyi  de çok beğendi… Bir de “fasulye” şarkısını.
Galibiyet kutlamalarında ortaya atlardı hemen.
***
Ertuğrul Sağlam’ı çok sevdi bir de…
Saydı…
Hoca gibi, ağabey gibi, dost gibi…
***
Genç futbolcular her otomobil değiştirdiklerinde yanlarına gidip “off süper araba kaç yapıyor?” diyerek dalgasını geçiyordu. Kendisi için önemsizdi çünkü…
Evet, kesinlikle çok komikti.
Hemen hemen herkesin taklidini yapabiliyordu…
***


Uzak durdu medyadan.
Karaburun’daki konferansa spor emekçileri sendikasının davetlisi olarak giderken çok heyecanlıydı.
Uyardık ama, “burası Türkiye siyasete çok girme…” gülümsedi sadece “merak etmeyin” derken…
“Filozof değilim” diyordu. Sırt çantasında en az 7-8 kitapla geziyordu. Kiralık evi olmasına rağmen tesislerde kalıyordu.
Ya okuyordu, ya uyuyordu…
Ve kafa dengi arkadaş bulunca anlatıyordu;
“İtalya’da futbol büyük ve çirkin bir organizasyon… Futbolun ruhu kayboluyor. Neden hakemler gol sevinçlerinde formayı çıkartmaya sarı kart gösteriyor? Forma reklamı görülmüyor diye. Para futbolun dengesini bozuyor…”
***
Duygusaldı…
Cem Karaca’nın “Tamirci Çırağı”nı dinlerken gözleri dolmuştu…
Çok iyi bir ailesi vardı. Menajeri olmadı hiç…
Babası ilgilendi transferleriyle, her şeyi bırakıp bir anda Avustralya’ya dönebileceğini söylerdi her seferinde…
Kırmızı kart görmedi hiç…
Hem de hiç kimseden…

***
Bursa’yı çok sevdi…
Bursalıları çok sevdi…
Pazartesi Bursa’dan ayrıldı, Salı günü şampiyonluk kutlamalarında Basel’de omuzlara alındı…
***
Teşekkürler İvani…
Futbolun için…
Adamlığın İçin…
Dostluğun İçin…
***
Kazım Koyuncu’ydu en sevdiği şarkıcı ;
“İşte Gidiyorum” ile bitsin bu yazı…
İşte gidiyorum
Bir şey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbir şey almadan
Bir şey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum

Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır her bir Adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum

Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönül kuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum…


NOT:
Bu satırları yazdığımı duyunca bana da kızacak biliyorum. Yazdıklarımın büyük bölümünü Bursaspor TV’de birkaç gün içinde yayınlanacak “Nereden Nereye- Ergiç” röportajında izleyeceksiniz zaten… Yazmasam olmazdı…

Sezonun Enleri 2010-11



SEZONUN EN İYİ OYUNCUSU: Pablo Martin Batalla

-Ligdeki 33 maçın 32'sinde forma giydi. Toplamda 38 maça çıktı.
-Ligde 10 asist yaptı ve en çok asist yapan 2. oyuncu oldu.
-Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi tarihindeki ilk golünü attı. Ligde ise 3 golü var.

SEZONUN GENÇ OYUNCUSU: Sercan Yıldırım

-Ligde 7, ŞL'de 1 gol attı. 2. defa Bursaspor'un en çok gol atan oyuncusu oldu.
-Kupadaki Karşıyaka maçında: 20 yaş 8 ay 16 günlükken Bursaspor'da 100. maçına çıktı. Bunu yapan en geç oyuncudur çok büyük ihtimal.

EN ÇOK GELİŞME GÖSTEREN OYUNCU: Serdar Aziz 

-İlk defa 2008-09 sezonunda forma giydi. Şampiyon olduğumuz sezon forma şansı bulamadı. Bu sezon ise ligin 16. haftasında deplasmandaki Beşiktaş maçında sakatlanan İ.Öztürk'ün yerine oyuna girdi. O maçtan sonra sezon sonuna kadar gösterdiği performansla Milli takıma seçilmeye aday futbolcular arasına kadar yükseldi.

SEZONUN EN İYİ TRANSFERİ: K. Miller

- Bu alanda ödüle kimseyi layık göremedim ama birini seçtim. Zaten gelen 13 oyuncudan sadece Vederson ve K.Miller aday olabilir.

SEZONUN EN KÖTÜ TRANSFERİ: Damian Steinert

-Hangi birini seçeyim siz söyleyin :) sezonbaşı gelen ortasında giden Steinert olsun. Nunez ise en azından oynadı.

SEZONUN HAYAL KIRIKLIĞI: F. Insua

-Sezon başında Ertuğrul Sağlam onu ısrarla kullandı. Hatta 6 ŞL ligi maçında da forma giydi. Ama bir türlü istenin performans alınamadı. Yılbaşında sonra ise hiç bir lig maçında 60 dakikadan fazla oynayamadı. Ligin ikinci  yarısını toplam 166 dk oynayarak tamamladı. Beklenilen ile verdiği arasında en çok fark olan oyuncu.

Ertuğrul Sağlam 100. Maç



-Ertuğrul Sağlam 100. kez Bursaspor başında maça çıktı. Arka arkaya en çok maçta teknik direktör olarak rekorunu kırdı.


-Bundan önceki rekor 63-66 arası 3 sezonda 99 maçla kurucu ve ilk teknik adam Muhtar Tucaltan'ındı.


-Bursaspor'da 100 maçı geçen teknik direktörler: Muhtar Tucaltan (200+), Tomislav Kaloperović, Kemal Omeragic, Nejat Biyedic, Yılmaz Vural.

    Car parks don't lie!

        Bence futboldan uzaklaşmış bir grup var, özellikle son 20 yılda. Premier Lig kurulduğundan beri. Bunlar da iki kola ayrılıyor, biri daha yaşlı, işçi sınıfına mensup, erken emekli olmuş veya işten çıkarılmış kişilerden oluşuyor. Genellikle 50'li yaşların sonlarındalar. Sabit bir gelirleri var ve yükselen fiyatları göz önüne aldığınızda durum tam bir felaket. Son 20 yılda bilet fiyatlarındaki artış, enflasyon değerlerinin çok üzerinde. Peki bu insanlar ne yapacak? 30 yıldır futbol seyrediyorlardı, öyle değil mi? Bu sürenin büyük bir bölümü de İngiliz futbolunun içinden geçtiği en kötü döneme denk geliyordu. Bunun karşılığında aldıkları mükafatsa kendilerine "basın gidin, artık maçları seyretmeyeceksiniz, çünkü bunu karşılayacak paranız yok" denmesiydi. Bu gerçekten zalimceydi.
       İkinci koldaysa gençler ve çocuklar var. Eskiden çocukları maçlara götürmek kolaydı. Onları yanınıza alır, giderdiniz. Şimdi ben Kop'ta kombine sahibi bir kişiyim. Yanımdaki adam da kombine sahibi, diğer yanımdaki adam da. Benim kızım da maça gitmek istiyor, nereye gidecek? Benimle gelebilir mi? Hayır gelemez! Yanımdaki adam "Ben önümüzdeki hafta gelemiyorum, benim biletimi de alır mısın?" demediği sürece gelemez, ki böyle bir şey de olmaz. Dolayısıyla stadın içindeki kalabalık da karışmış oldu.
       Hatırlayın; eskinin o ayakta duran kalabalıkları içinde herkes kendisini adeta evinde hissedebileceği bir yer bulup orada dururdu. Örneğin stada girdiniz ve bir de baktınız ki ırkçı bir grup var karşınızda. O zaman, ben iyisi mi şuraya gideyim" deyip oradan uzaklaşırdınız, öyle değil mi? Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir yer bulurdunuz. Tribünler dışarıdan baktığınızda sanki okyanusun dibinde bir o yana bir bu yana savrulan büyük bir deniz canavarı gibi görünürdü belki ama aslında çok düzenliydiler. Ama şimdi hepsi birbirine karışmış gibi ve bu da tribünlerin gücünü azaltıyor. Çünkü odaklanamıyorlar. Eskiden, herkes ne yapacağını bilirdi, öyle ki maç başlamadan bir buçuk saat önce kale arkasındaki bütün taraftarlar şarkılar söyleyip zıplamaya başlardı. Bunu yapmak istemeyenler de bir üst sıraya çıkarlardı. Böylece hem o grubu yakın olur, hem de sürekli böyle zıplamak zorunda kalmazdınız. Biraz daha yaşlıysanız daha da yukarı çıkardınız. Sanki cehennemin katmanlarını andırırdı bu durum. Ve nerede olmak isterseniz gidip orada oturabilirdiniz. Günümüzde nerede oturuyoruz, biletimiz bizim nerede oturmamızı istiyorsa orada!

    Prof. Rogan Taylor
    Liverpool Üniversitesi

    Veni Vidi Vici programından alıntıdır. izlemek için tıklayın

    filmde de söylediği gibi "Otoparklar yalan söylemez"


    I can't afford it. I can't afford to take the kids. 
    Exactly. That's the point, innit, you daft git. 
    Car parks don't lie! 
    They don't. - You have a look. Have a look now. 
    What kind of car parks in there on a match day? 
    - Looking For Eric

    Süper Lig Excel Tablosu 10-11 #2

       Sezon başında bloga koymuştum 2. yarı başlarken yine koyalım.

    Bu linkten indirebilirsiniz:
    https://docs.google.com/leaf?id=0B211bAp9UdplMTUzZmYzZTMtMjgwNS00MzU3LTg0NDktYjY0M2U3MDVmN2Vh&sort=name&layout=list&num=50

    Sağlam Seneler

       Bursasporum.com'un çıkardığı istatistiklerle başlayalım.
       
       Ertuğrul Sağlam'ın 2 Ocak 2009'da attığı imzanın üstünden 2 yıl geçti. Sadece yaşattığı şampiyonlukla değil başka alanlarda da tarih yazmaya devam ediyor. Bursaspor tarihinde aralıksız 2 yılı takımın başında geçiren 3. teknik direktör oldu.

     —Aralıksız iki yılı dolduran teknik adamlar;
    1- Muhtar Tucaltan (Eylül 1963 - Mayıs 1966) 1003 gün (2 yıl 9 ay) (1 Eylül 31 Mayıs arası) 
    2- Tomislav Kaleperović (15 Eylül 1970 - 14 Şubat 1973) 883 gün (2 yıl 5 ay)
    3- Ertuğrul Sağlam (2 Ocak 2009 - günümüz) 730 gün (2 yıl)


       Bu 3 teknik direktör de kulübe kupa kazandırdı. Muhtar Tucaltan Türkiye Kupası (1986) diğer Sırp hoca ise Başbakanlık kupası (1971).

     —Toplamda 1 yıldan fazla görev yapan teknik direktörler;
    1- Muhtar Tucaltan 1986 gün (6 defa takımın başına gelmiştir)
    2- Kemal Ömeragiç 1457 gün (3)
    3- Tomislav Kaleperović 1170 gün (2)
    4- Nejat Biyediç 1120 gün (4)
    5- Yılmaz Vural 914 gün (3)
    6- Nevzat Güzelırmak 767 gün (2)
    7- Ertuğrul Sağlam 730 gün (1)
    8- Sabri Kiraz 684 gün (2)
    9- Raşit Çetiner 446 gün (1)
    10- Mustafa Ertan 426 gün (2)
    11- Samet Aybaba 377 gün (2)
    12- Yıldız Gökdel 377 gün (2)


       Bursaspor tarihte 21 sezonu tek teknik direktörle geçirmiş.
    5 sezon:
    Muhtar Tucaltan  1963-1964, 1964-1965, 1965-1966, 1968-1969, 1969-1970
    4 sezon:
    Kemal Ömeragiç 1976-1977, 1977-1978, 1982-1983, 1983-1984 
    2 sezon:
    Tomislav Kaleperović 1970-1971, 1971-1972 
    1 sezon:
    Sabri Kiraz 1966-1967 
    Abdullah Gegiç 1974-1975
    Fethi Demircan  1980-1981
    Gündüz Tekin Onay 1981-1982
    Nevzat Güzelırmak 1987-1988
    Yılmaz Vural  1992-1993
    Gordon Milne 1996-1997
    Nejat Biyediç 2001-2002
    Raşit Çetiner 2005-2006
    Ertuğrul Sağlam 2009-2010 


    *Büyük oranda wikipedia 'daki bilgilerden yararlandım ama yine de tam doğrusuna ulaşamadım. Bazı rakamlar yaklaşıktır. Sağolsun resmi site çok yardımcı (!) oldu. 
    Örnek alınası: http://www.stretfordend.co.uk/menu.html
    Olmaz ama hani olur da yazıyı kopyalarsanız adımızı geçirmeniz dileğiyle.

    Bunlar yanlış doğrusu bu diyorsanız yorum bırakınız.
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...