Ertuğrul Sağlam 100. Maç



-Ertuğrul Sağlam 100. kez Bursaspor başında maça çıktı. Arka arkaya en çok maçta teknik direktör olarak rekorunu kırdı.


-Bundan önceki rekor 63-66 arası 3 sezonda 99 maçla kurucu ve ilk teknik adam Muhtar Tucaltan'ındı.


-Bursaspor'da 100 maçı geçen teknik direktörler: Muhtar Tucaltan (200+), Tomislav Kaloperović, Kemal Omeragic, Nejat Biyedic, Yılmaz Vural.

    Car parks don't lie!

        Bence futboldan uzaklaşmış bir grup var, özellikle son 20 yılda. Premier Lig kurulduğundan beri. Bunlar da iki kola ayrılıyor, biri daha yaşlı, işçi sınıfına mensup, erken emekli olmuş veya işten çıkarılmış kişilerden oluşuyor. Genellikle 50'li yaşların sonlarındalar. Sabit bir gelirleri var ve yükselen fiyatları göz önüne aldığınızda durum tam bir felaket. Son 20 yılda bilet fiyatlarındaki artış, enflasyon değerlerinin çok üzerinde. Peki bu insanlar ne yapacak? 30 yıldır futbol seyrediyorlardı, öyle değil mi? Bu sürenin büyük bir bölümü de İngiliz futbolunun içinden geçtiği en kötü döneme denk geliyordu. Bunun karşılığında aldıkları mükafatsa kendilerine "basın gidin, artık maçları seyretmeyeceksiniz, çünkü bunu karşılayacak paranız yok" denmesiydi. Bu gerçekten zalimceydi.
       İkinci koldaysa gençler ve çocuklar var. Eskiden çocukları maçlara götürmek kolaydı. Onları yanınıza alır, giderdiniz. Şimdi ben Kop'ta kombine sahibi bir kişiyim. Yanımdaki adam da kombine sahibi, diğer yanımdaki adam da. Benim kızım da maça gitmek istiyor, nereye gidecek? Benimle gelebilir mi? Hayır gelemez! Yanımdaki adam "Ben önümüzdeki hafta gelemiyorum, benim biletimi de alır mısın?" demediği sürece gelemez, ki böyle bir şey de olmaz. Dolayısıyla stadın içindeki kalabalık da karışmış oldu.
       Hatırlayın; eskinin o ayakta duran kalabalıkları içinde herkes kendisini adeta evinde hissedebileceği bir yer bulup orada dururdu. Örneğin stada girdiniz ve bir de baktınız ki ırkçı bir grup var karşınızda. O zaman, ben iyisi mi şuraya gideyim" deyip oradan uzaklaşırdınız, öyle değil mi? Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir yer bulurdunuz. Tribünler dışarıdan baktığınızda sanki okyanusun dibinde bir o yana bir bu yana savrulan büyük bir deniz canavarı gibi görünürdü belki ama aslında çok düzenliydiler. Ama şimdi hepsi birbirine karışmış gibi ve bu da tribünlerin gücünü azaltıyor. Çünkü odaklanamıyorlar. Eskiden, herkes ne yapacağını bilirdi, öyle ki maç başlamadan bir buçuk saat önce kale arkasındaki bütün taraftarlar şarkılar söyleyip zıplamaya başlardı. Bunu yapmak istemeyenler de bir üst sıraya çıkarlardı. Böylece hem o grubu yakın olur, hem de sürekli böyle zıplamak zorunda kalmazdınız. Biraz daha yaşlıysanız daha da yukarı çıkardınız. Sanki cehennemin katmanlarını andırırdı bu durum. Ve nerede olmak isterseniz gidip orada oturabilirdiniz. Günümüzde nerede oturuyoruz, biletimiz bizim nerede oturmamızı istiyorsa orada!

    Prof. Rogan Taylor
    Liverpool Üniversitesi

    Veni Vidi Vici programından alıntıdır. izlemek için tıklayın

    filmde de söylediği gibi "Otoparklar yalan söylemez"


    I can't afford it. I can't afford to take the kids. 
    Exactly. That's the point, innit, you daft git. 
    Car parks don't lie! 
    They don't. - You have a look. Have a look now. 
    What kind of car parks in there on a match day? 
    - Looking For Eric

    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...